Ey iman edenler! Allah’a karşı
gelmekten sakınmanız için oruç,
sizden öncekilere farz kılındığı gibi,
size de farz kılındı.
(Bakara Sûresi 183)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre
Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
Aziz ve celîl olan Allah "İnsanın oruç dışında
her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir,
mükâfatını da ben vereceğim" buyurmuştur.
(Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre
Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü
söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri
kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben
oruçluyum’ desin.
(Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre
Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır:
Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun
sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır."
(Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163)
Ebû Saîd el-Hudrî’den (r.a.) rivayet edildiğine
göre Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Allah rızâsı için bir gün oruç tutan kimseyi
Allah Teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle
cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar."
(Buhârî, Cihâd 36; Müslim, Sıyâm 167-168.)
Sehl İbni Sa'd’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz.
Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet
günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan
başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? diye
çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan
onlardan başkası asla giremez. Oruçlular girince o
kapı kapanır ve bir daha oradan kimse girmez."
(Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyâm 166.)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre
Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Kim, faziletine inanarak ve karşılığını
Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu
tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır."
(Buhârî, Îmân 28, Savm 6)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre
Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Hiçbiriniz, oruçlu olduğu gün çirkin söz
söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri
kendisine söver veya çatarsa, ‘ben oruçluyum
desin’"
(Buhârî, Savm 9)
Resûlullah Efendimiz buyurmuşlardır:
“Oruç tutunuz ki, (madden ve
mânen) sıhhat bulasınız!”
(Heysemî, 203 III, 179)
Allâh Resûlü bir gün:
“Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle
zedelenmedikçe (tutan için) bir
kalkandır.” buyurdu.
Ashâb-ı Kirâm: “(Oruçlu) onu ne ile
zedeler?” diye sorunca Resûl-i Ekrem: “Yalan
ve gıybetle...” cevâbını verdiler.
(Nesâî; Sıyâm, 43)
Hadîs-i şerîfte buyrulur:
“Eğer kullar, Ramazan’ın fazîletlerini
bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını
temennî ederlerdi…” buyruluyor.
(Heysemî, c. III, sf. 141)
Zeyd İbni Hâlid el-Cühenî’den (r.a.) rivayet
edildiğine göre Nebî şöyle buyurdu:
"Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar
sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da
hiçbir şey eksilmez."
(Tirmizî, Savm 82)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre
Resûlullah şöyle buyurdu:
"Kim Ramazan’ın faziletine inanarak ve
sevabını Allah’tan bekleyerek terâvih
namazını kılarsa, geçmiş günahları
bağışlanır."
(Buhârî, Îmân 37 ; Müslim, Müsâfirîn 173, 174.)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre
Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan
bekleyerek Kadir gecesini değerlendiren
kişinin geçmiş günahları bağışlanır."
(Buhârî, Îmân 25, 27, 28, 35, Savm 6, Terâvih 1, Leyletü'lkadr 1; Müslim, Müsâfirîn 173-176.)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre
Resûlullah şöyle buyurdu:
“Büyük günahlardan kaçınılması halinde,
beş vakit namaz, iki cuma ve iki Ramazan,
aralarında (işlenecek küçük) günahlara
kefârettir.”
(Müslim, Tahâret 16)
Ramazan ayı her yıl olduğu gibi bu yıl da bizleri karşıladı. Ramazan ayı, sadece bir aylık bir ibadet değil, aynı zamanda manevi bir yolculuktur. Bu ay boyunca oruç tutarak kendimizi deniyor, sabır ve dayanıklılık kazanıyoruz.
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur;
“Ey insanlar, büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınıza geldi.
Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır.
Allah o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde nafile namazları meşru kıldı.
Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan insan başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır.
Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer.
Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da Cennettir.
Bu ay yardımlaşma ayıdır, bu ay mü’minlerin rızkını arttıracak aydır.
Bu ayda her kim oruçlu bir mü’mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden azat olmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur."
Ramazan ayı, bizlere sadece açlık ve susuzluk değil, aynı zamanda sabır, hoşgörü, merhamet ve paylaşım gibi önemli değerleri hatırlatıyor. Bu ayda, kendimizden başka insanların ihtiyaçlarını da düşünerek, yardımlaşma ve paylaşma duygularımızı da geliştiriyoruz.Ramazan ayı, bize insanlık değerlerini hatırlatırken, aynı zamanda birlik ve beraberliğimizi de güçlendiriyor.
Birlik ve beraberliğimizin perçinlenmesi ve kurum kültürüne katkı sağlaması bakımından büyük önem taşıyan 11. ve 12. sınıf öğrencileri merkezli itfar programımıza katılan başta İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Mustafa TÜMER ' e ve yönetimine, geçen aylarda emekliye ayrılan Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenimiz Filiz ÇAPAR ŞAHİN ' e, değerli zamanlarını ayırıp bu atmosfere katkı sağlayan değerli öğretmenlerimize ve geleceğimizin teminatı gençlerimize katılımlarından dolayı teşekkür ederiz.